Merhaba Arkadaşlar
Bu paylaşımımda sizlere içerisinde bulunduğum durumu, neler yapmak istediğimi ve hepimizin ortak sorunu olan konulardan bahsedip sizlere de birkaç tavsiyede bulunacağım.
Çoğu arkadaşım ne yaptığımı, neden Afrika’ya gittiğimi merak ediyor. Bu yazımda her soruyu cevaplayacak ve kendi hikayemi de size anlatacağım.
Bildiğiniz üzere günümüz işsizlik sorununa eklenen statülerden biri de üniversite mezunu işsizler… Bir çok üniversite mezunu ya da mezun olmaya yaklaşan 3. ve 4. Sınıf öğrencilerin kafasında aynı soru var. ‘Ne yapacağım? İş bulmak için ne kadar çaba harcamam gerekir? Kendi işimi kurmak için ne yapmam gerekiyor? ” gibi cevaplanması çok zor sorular bulunuyor. Aynı sorunlarla ben de karşı karşıyayım. Şuan ülkemizin durumunu da hesaba katacak olursak, iş bulma konusunda çıta iyice yükselmiş durumda. İnsan yaşadıkça anlıyor ki, kendi kayığını kendin çekmezsen bir yerlere gidemiyorsun. Belki de hayatı tekrar sorgulamak gerek. Sadece işe gitmek, fatura ödemek ve televizyon izlemek için doğmuş olamayız.
Afrika Macerası
3 yıl önce hem gezmek hem de İngilizce için gittiğim Afrika ülkesinde tanıdığım bir iş adamının piket fabrikası vardı. Uzun bir zaman sonra onu gördüğümde fabrikanın ne durum da olduğunu sordum. Fabrikanın kapalı olduğunu güvenilir birisi bulamadıklarını söyleyince hemen atlayıverdim. Fakat çalışan olarak değil de kar ortağı istediklerini, sebebinin de şirketi benimseyip, taşın altına elini koyacak birisini bulmak istediklerini söyledi. Piket fabrikası atıl durumda sahipleri de artık para göndermekten bıkmış durumdalar ve satmayı düşünüyorlar. Ben de saha araştırması yaparak güzel bir sunum hazırladım ve iş adamlarını ikna etmeye çalıştım. Gözlerin de o isteği görsem de “seni keşke daha önce bulsaydık” deseler de 2 aylık ikna etme sürecim boşa çıktı. Fakat bu durumu avantaja çevirebileceğimi düşündüm. Ben de kendimce bir plan oluşturdum ve borç para bularak bu riske girmenin doğru olup olmayacağını çevreme sordum. Bir şeyler yapmak istiyorsak kendimizi zorluklara zorunlu kılmamız gerektiğini düşünerek bir plan yaptım. Oluşturduğum planın stratejisi şöyle:
- Fabrikayı canlandırabilirsem Afrika/Gana da büyük bir potansiyele erişebilirim
- Fabrikayı canlandıramazsam, satmaya çalışır pay alabilirim
- Çevremde fabrika sahibi tanıdıklarım var, ülkeyi öğrenebilirsem ticaret yapabilirim
- Gana’yı öğrenebilirsem, Afrika’ya açılmak isteyen iş adamlarına danışmanlık verebilirim
- Gana’dan hayalini kurduğum ticaret, e-ticaret işini yapabilirim
- Hepsinden önce İngilizcemi geliştirmeliyim. Hiç biri olmazsa bile İngilizcemi halletmiş olacağım
- Katar da bir Türk iş adamıyla kurduğum irtibat sonucu onun şirketine geçebilirim
- Farklı fırsatlar çıkabilir, denemeden bilemeyeceğim
- Dünya’ya sadece para kazanmak için gelmedim gerçek manada insanlara bir şeyler katabilir, yardım edebilirim (Beni asıl mutlu edecek ve gelmemdeki amacın yarısı)
- Gezebilir, güzel anılar biriktirebilirim. 🙂
Bir gram eylem, bir tonluk fikirden daha değerlidir
Başlamak için mükemmel olmak zorunda değilim, fakat mükemmellik için başlamam gerek diyerek düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye, endişe etmeyi bırakıp derin bir nefes aldım ve çok korktuğum bir o kadarda heyecanlandığım bu planı yapmaya karar verdim. Bir girişimci arkadaşım “bir yola başlayınca işler oluruna varıyor” demişti. Şimdi anlıyorum. Çünkü çevreme ticaret yapmak istediğimi söyleyince Afrika’ya bir yönelim olduğunu fark ettim. Çin ile rekabet edemiyoruz, Avrupa pazarına girmek pahalı, geriye orta Asya ve Afrika kalıyor. İş adamlarının Afrika’ya açılmak istediğini ve bu işe yönelik potansiyelin de olduğunu fark ettim. Birkaç görüşme yaparak tavsiye aldım ve en yakın tarihe uçak alarak Afrika’ya geldim. Şuan dil kursuna yazıldım ve çevreyi tanımaya çalışıyorum. İlk haftayı geride bırakırken gelişim olacak gibi ama hayırlısı diyelim.
Ne Önerirsin
Bir dil yetmiyorken iş bulmak daha da zorlaştı. Üniversite yıllarımızı iyi değerlendirmediğimiz için şimdi strese giriyoruz. Çok fazla ülkeye gitmedim ama Türkiye dışında birçok ülke kendi dili yanı sıra ingilizce biliyor diyebilirim. Bana soracak olursanız. Babanızdan kalan bir fabrika yoksa ülkenin bu kriz ortamını fırsata çevirmek için harekete geçin. Benim gibi hiç bir şeyiniz yoksa borç alın (bu arada borç bulmam 2 ayımı aldı) ve bir ülke belirleyin. Malta’ya gidebilir, dilinizi geliştirip turist rehberliği yapabilirsiniz. Balkan ülkelerine gidip dil öğrenip, ticari danışmanlık verebilirsiniz. Afrika’ya gelip dil öğrenebilir ticari fırsatları kovalayabilirsiniz. Dil öğrenip IELTS den derece yaparak Çin’e bedavaya yüksek lisansa gidebilirsiniz. Bence oturarak vaktinizi boşa harcamayın, bir plan yapın ve risk alın. O zaman hayat okuluna başlıyor ve gerçekleri daha iyi anlıyorsunuz. İyi şeyler bir anda olmuyor. Her gün biraz ümitsizliğe düşüyorsunuz. Ama başında yaptığınız planı a,b,c,d…. gibi çeşitlendirirseniz ümidinizi yüksek tutabiliyorsunuz. Başarılı insanların hayatına biraz bakarsanız hepsinin defalarca yenildiğini ve risk almaktan bıkmadıklarını göreceksiniz. Akıl görecelidir, özgüven değil. Unutmayın asıl mucize kendine inanmaktır ve insanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruşundadır.

4 Comments
Bu büyük cesaretin inş. bütün gençlere örnek olur.senin iyi işler başaracağına güvenimiz tamdır.Allah kolaylık versin başarılar dilerim.
Pozitif düşüncelerin için çok teşekkür ederim dostum, inşallah başarabilirim 🙂
Azmini tebrik ediyorum umarım çıkmış olduğun bu yolda tüm engelleri bir bir aşarsın şans seninle olsun 👏🏼
Teşekkür ederim, umarım hepimiz gelecek de umduğumuzdan da ileride buluruz kendimizi…